CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

22 Ağustos 2013 Perşembe

İki çocukla tatil vol.2

Dilerim seneye bakıcısız çıkacağımız tatilimizde de aynı performansı yakalayabiliriz diye bitirimiştim geçen sene yazdığım iki çocukla tatil yazımı. Şimdi o cümlenin sonundan alıp başlıyorum.
Şeker bayramını vesile bilerekten, bayramla birleştirmek üzere bayram sonrasına planladık yıllık izin tarihlerimizi.Valla ne iyi de etmişiz, bütün kış öyle zorlu, öyle kasvetli geçti ki bir hafta hayatta paklamazdı benim ruhumu. Zaten 2013 yılını silesim var hayatımdan. 2013 benim için ağustos sonrası 4 aydan ibaret olsun istiyorum. Neyse lafı uzatmayayım bayram trafiğine de girmemek için 6 ağustos salı günü çıktık yola. Tek hatamız bir önceki yazımı okumdana yola çıkmak olmuş olacak ki, yola öğlen 12:00'de çıkma gafletinde bulunduk. Gaflet diyorum çünkü ilk durağımız olan İzmir'e ulaşmamız 10 saat sürmesinin yanı sıra, bu 10 saatte ben defalarca yolun kenarında çocukları bırakıp da mı devam etsek diye söylendim durdum. Hatta Susurluk'ta mola verdiğimiz de Efe Deniz sen burdan bir otobüse atla, İzmir'e gidiyorum de orda buluşalım demişliğim bile var. Neden mi cinnet geçirdim? Siz Shrek ve eşeğin "Çok uzaklıktaki krallık"a gidiş sahnesini izlediniz mi? İzlemediyseniz önce izleyin (Shrek 2'deydi galiba) sonra bu izlediğiniz sahneyi 20 ile çarpın. Ya kardeşim 2 saniyede bir "geldik mi?,geldik mi? geldiikmi?" diye sorulur mu? Bunun üzerine anneden "Aaaaa yeter ama 2 dakikada bir "geldik mi? diye sormayın" diye zılgıt yenince bu sefer "daha gelmedik mi? daha gelmedik mi?" diye anneyle dalga geçilirse o anne çocuklarını yolun kenarından otobüsle göndermeye kalktığında haksız mıdır? Kavga dövüş vardık yazlığa. Neyse ki yazlıkta eşimin yeğenleri vardı da ben rahat bir nefes aldım. Bu sene yazlıkta hiçbirşeyi kırmadan, hiçbir bitkiyi sökmeden, hiçbir halı ve koltuğu boyamadan zararsız bir şekilde ayrıldık. Tabii bunda sadece 3 gün kalmış olmamızın da payı var. Biraz daha kalsaydık bahçedeki biberler köküyle çıkıp deneye tabii tutulabilir, dekoratif olarak duran kazla ördek arası heykeller post modern bir çalışma şeklinde yapıştırılmak zorunda kalabilirdi. İlk yolculuktan ağzı yanan eşim ve ben Side'ye doğru olan yolculuğumuz için Cuma gecesi yola çıkmanın ikimizin de ruh sağlığı açısından daha hayırlı olacağına kanaat getirerek uyku saatlerine yakın bir saatte yola çıktık. Bingo!!! İlk bir saatten sonra çocuklar nakavt anne-baba mesut. Tek sıkıntı her mola verdiğimizde uyanan Nehir'in de bizimle birlikte arabadan inmesi ve sanki yeni uykudan uyanmamışçasına gecenin 1'inde 2'sinde bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile koştumasıydı. Neyse sonuçta saat 04:00 civarında biz tesise giriş yaptık. Eşim kendinden emin bir tavırla ben bir resepsiyona gideyim belki odamızı verebilirler dedi?!? Saat sabah 04:00, odaya resmi giriş saati 14:00 ve bize oda verecekler??? "Oooo, siz şu süper şirin, uslu ve tesisisimizdeki tüm mandalina ağaçlarının dibine darı ekecek çocukların anne babasısınız değil mi, buyrun, biz de her an gelebilirsiniz diye hep boşata bir oda ayırdık sizin için " demelerini çok isterdik tabii ama kös kös arabayı kuytu bir köşeye çekip içinde şekilden şekile girip uyuma çabalarımız başarısızlıkla sonuçlanınca sabahın 05:00'inde güneşin doğuşu, sivrisineklerin yakın ilgisi ve bilimum cep telefonları eşliğinde saati ancak 07:00 edebildik. Çocukları uyandırıp, garsonlarla birlikte kahvaltı salonunu açtık. Herhalde çocuklar uyudukları için tanıyamadı resepsiyondakiler çünkü önlerinden çocuklarla kahvaltıya gidip döndüğümüzde saat 08:00'de odamız hazırdı. Hzılı bir yerleşme sürecinden sonra attık kendimizi havuz kenarına. Eşimle iş bölümü yaptık; önce ben uyuyorum o çocukları tutuyor, sonra o uyuyor ben çocukları tutuyorum. Pek adil bir paylaşım olmadığını şimdi anlıyorum. Zaten bu paylaşımı yaptığımızda saat 10:00'du , öğle yemeğine 13:30 gibi gideriz diye konuştuk. Beni bir de uyku tutmayınca eni topu 1 saat uyuyabildim. Oysa öğleden sonra yemekte bir kaç bira da devirince insan akşama kadar uyuyabilirdi ki eşim de öyle yaptı(ama yazık o kadar yol araba kullandı adamcağız filan diyenleriniz varsa ben de o kadar saat kös kös uyanık kalıp co-pilotluk ve muhabbet kuşluğu yaptım, az mı?). Neyse sonraki tatillere kulağıma küpe olsun bu benim.
Ay daha tatilden bahsedemedim, uzun zamandır yazmayıca dilime ,elime vurdu herhalde :) Gelelim tatile... Öncelikle geçen sene gittiğimiz Santopia Pagasos nedense daha derin bir iz bırakmış bizde herhaldeki, hep bir kıyaslama halindeydik. Bu seneki seçimimizi de yine ETS tur aracılığı ile çocuk dostu olacak bir tesis olarak yaptık. Bize Silence Beach Resort'u önerdiler. Daha biz ağzımızı açamadan katalogda lunapark ve sukaydıraklarını gören bıcırlar koro halinde "burası olsun, burası olsun" diye ciyak ciyak bağırmaya başlayınca biz de fazla kurcalamadan "tamam" dedik. Keşke biraz da ince eleyip sık dokusaymışız. Yoo yanlış anlamayın, tesis bir harika, çocuklar çok eğlendi ama bizim bir puan vermemiz gerekse herhalde 100 üzerinden 65 filan veririz hadi çocukların güzel hatrı için olsun olsun da maksimum 70 olsun. 
Önce çocuklar için çekici taraflarıyla başlayalım; aquapark ve bilimum kaydıraklar. Yani benim korkudan binemediğim kaydıraklara şu el kadar çocuklar nasıl bindi ben anlamadım. İçim gitti valla onlar kayarken de belli etmedim. Bakınız aşağıdaki surat ifadesi zaten kaydırağın ne menem birşey olduğunu anlatıyor:

Tüm gün o kaydırak senin bu kaydırak benim kayıp durdular. Tabii onlar kayarken ben şezlonga yayılıp uzun zamandır hayalini kurduğum hiçbirşey yapmadan yayılma lüksünü yaşamaya fırsat buldum. Sanmayın ki bütün gün yayılıp oturdum ben de kaydıraklarda çocukluk yıllarıma geri döndüm :) Bakınız 6 yaşına dönen Başak:

Gündüzleri eğlenceye doymayan bıcırlar geceleri açık alanlarda deli gibi yakalmaca oynayarak ve lunaparktaki her nimetten faydalanarak günü dolu dolu geçirdiler. Lunapapark dediysem harbi lunapark yani 3-5 oyuncak yanyan filan değil. Dönmedolaptan, balerine, hızlı tırtıldan gondola, çarpışan arabalardan dönen salıncağa kocaman bir lunaparkta ne varsa var. Bakınız şekil  1A:



Animasyon gösterileri de bu sene daha ilgisini çekti bizim bıcırların. Gece 12:00'ye kadar full enerji yaşayıp,12:00 oldu mu balkabağına dönüşüp sürüne sürüne döndüler odaya. Yemekler çok çeşitli olmasına rağmen iştahsız çocuklarla yaşamnın sıkıntısını yaşadık herzamanki gibi. Efe Deniz fena değildi ama Nehir neredeyse aç yaşadı. Her gün yediği dondurmalar olmasa fotosentez mi yapıyor bu kız diye düşünmeye başlayacaktım.
Şimdi bir de bizim açımızdan bakalım tatile ve tesise...
Çocuklar bu kadar eğlenirken bizim için dinlendirici bir tatil olduğunu inkar edemeyeceğim. Rahat rahat güneşlendik, akşam yemeğinde iki kadeh birşeyler içip, gece kahvesinde keyif yapıp, konuştuğumuzu anlayacak zamana sahip olduk. Ama tesisin büyüklüğüne bağlı, artık eleman yetersizliğinden midir, yoksa elemanların canından bezmiş olmasından mıdır hijyen konusunda pek memnun kalmadık. Yemekten önce tüm çatal-bıçak ve kaşıkları tek tek silmek suretiyle her gün oda dönüşü "tatil danışmanı" olarak bize atanan şahsiyeti arayıp temiz havlu istemekle geçti günlerimiz. Yanlız inkar edemem çoğu yabancı içkininde herşey dahil konsepte yer alması pek hoşumuza gitti. Bol fotoyla, bol anıyla hızla geçiverdi koskoca 10 gün. Dönüşte aynı mantık gee çıktık yola. Yolda bir de doluya yakalandık ki ağustosta bu dolu da nesi üzerimizde bir bulutla mı geziyoruz da farkında mı değiliz diye sorduk kendi kendimize. Sorunsuz bir gece yolculuğundan sonra sabah İstanbul'a vardık. Valla ne yalan söyleyeyim ne kadar seversem seveyim İstanbul'u bir 10 gün daha olsa hayır demezdim.
Tüm bu uzuuun yazıdan 2 çocukla tatil yapacaklara kıssadan hisse: tatile arabayla gidilecekse yola gece çıkımalıdır, su kaydıraklı bir tesise gidilip şezlongun tadı çıkarılır, çocuklar tutturdu diye ilk tesise balıklama atlanmaz tesisle ilgili tüm yorumlar önce detaylıca okunur, ha bir de tatil köyünde tutturulabilinecek bilimum oyuncak ve benzeri malzeme tesisin yakınındaki marketlerden alınır, kazıklanılmaz.
Bakınız aşağıdaki dansöz kıyafeti otelde 27 lira idi, 2 adım mesafedeki alandan pazarlıkla 12 liraya çzödük olayı :)

Yeni tatil maceralarında buluşmak üzere... 



glitter-graphics.com

0 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...: