Şimdi siz beni
Dilovası’nda bir fabrikada çalışıyor zannediyorsunuz değil mi?!?
Oysa ben tam da
şu anda masmavi bir denizin karşısında, çıplak ayak, kumların üstünde yürüyorum.
Bembeyaz kumları ve turkuaz denizi ile huzur dolu bir yer burası. Ilık rüzgarın
dağıttığı saçlarımı şapkamın altına itekliyorum. Beyaz elbisemin eteklerini kıvırıp,
oturuyorum ıslak kumalara. Denizin dalgaları değiyor ayak uçlarıma. Tam
gözlerimi kapatıp sessizliği dinleyecekken bembeyaz kocaman bir köpek geliyor
yanıma. Kafasını kucağıma koyup,okşamamı bekliyor usulca. Pufuduk tüyleri
arasında kayboluyor ellerim. Bir süre, ellerim kafasını okşayarak öylece
oturuyorum. Sonra “Kartopu”, duramıyor yerinde ve oynamak istiyor. Palmiye
ağaçlarının arasından bulduğu bir dal parçasını getirip bana uzatıyor. Sahil
boyunca koşuyoruz birlikte. Her yakalayışından sonra gelip şımarıyor bana. Güneş
yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başlarken denizin üzerine yansıyan kızıllık
eşliğinde geri yürümeye başlıyoruz. Eve geldiğimizde koşarak bahçeye
geçiyor Kartopu. “Kartopuuu” diye çığlık
atıyor Nehir. “Okuldan geldiğimde beni karşılamaman ne büyük nezaketsizlik.”
Kartopu patilerini Nehir’in göğsüne dayayıp yüzünü yalamaya başlıyor. Sarmaş dolaş
yuvarlanıyorlar çimenlerde. Efe Deniz salondan bahçeye açılan kapıdan
gülümseyerek izliyor onları. Yanına gidip yanaklarından öpüyorum. Akşam yemeği
ve derslerden önce oynamaları için onları bahçede bırakıp mutfağa yöneliyorum.
Kasım olmasına rağmen bahçede yemek yiyebilecek kadar ılık bir hava var dışarıda.
Tahta masaya beyaz bir örtü serip masayı hazırlıyorum. Kapıdan gelen anahtar
sesiyle Deniz ve Nehir kapıya koşuyorlar. “ Babaaaa bugün okulda ne oldu
biliyor musun” diye birbirleriyle yarışarak anlatıyorlar günlerini bir solukta
babalarına. Bahçeden kopardığım domates, biber ve salatalıkları ekliyorum
salataya. Birer kadeh şaraba ne dersin diyorum Fikret’e. Yıldızların altında,
bahçeyi aydınlatan meşalalerin arasında yiyoruz akşam yemeğimizi. Fonda Norah
Jones’un sesine eşlik eden cırcır böcekleri...
“Başak Hanııım,
genel müdür’ün beklediği yetenek programının sunumu hazır mı?”...
Müdürümü yemeğe
davet ettiğimi hatırlamıyorum.
Dilovası’nda bir
sunuma bakıyorum. Bedenim burada, ruhum cırcır böceklerinin yanında...
Bedeniniz nerede olursa olsun ruhunuzu özgür bırakın.Hayalgücünüzün
gücünü hafife almayın J.
glitter-graphics.com
0 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...:
Yorum Gönder