CLICK HERE FOR THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES »

14 Kasım 2013 Perşembe

Şimdi siz beni Dilovası’nda bir fabrikada çalışıyor zannediyorsunuz değil mi?!?


 
 
Şimdi siz beni Dilovası’nda bir fabrikada çalışıyor zannediyorsunuz değil mi?!?

Oysa ben tam da şu anda masmavi bir denizin karşısında, çıplak ayak, kumların üstünde yürüyorum. Bembeyaz kumları ve turkuaz denizi ile huzur dolu bir yer burası. Ilık rüzgarın dağıttığı saçlarımı şapkamın altına itekliyorum.  Beyaz elbisemin eteklerini kıvırıp, oturuyorum ıslak kumalara. Denizin dalgaları değiyor ayak uçlarıma. Tam gözlerimi kapatıp sessizliği dinleyecekken bembeyaz kocaman bir köpek geliyor yanıma. Kafasını kucağıma koyup,okşamamı bekliyor usulca. Pufuduk tüyleri arasında kayboluyor ellerim. Bir süre, ellerim kafasını okşayarak öylece oturuyorum. Sonra “Kartopu”, duramıyor yerinde ve oynamak istiyor. Palmiye ağaçlarının arasından bulduğu bir dal parçasını getirip bana uzatıyor. Sahil boyunca koşuyoruz birlikte. Her yakalayışından sonra gelip şımarıyor bana. Güneş yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başlarken denizin üzerine yansıyan kızıllık eşliğinde geri yürümeye başlıyoruz. Eve geldiğimizde koşarak bahçeye geçiyor  Kartopu. “Kartopuuu” diye çığlık atıyor Nehir. “Okuldan geldiğimde beni karşılamaman ne büyük nezaketsizlik.” Kartopu patilerini Nehir’in göğsüne dayayıp yüzünü yalamaya başlıyor. Sarmaş dolaş yuvarlanıyorlar çimenlerde. Efe Deniz salondan bahçeye açılan kapıdan gülümseyerek izliyor onları. Yanına gidip yanaklarından öpüyorum. Akşam yemeği ve derslerden önce oynamaları için onları bahçede bırakıp mutfağa yöneliyorum. Kasım olmasına rağmen bahçede yemek yiyebilecek kadar ılık bir hava var dışarıda. Tahta masaya beyaz bir örtü serip masayı hazırlıyorum. Kapıdan gelen anahtar sesiyle Deniz ve Nehir kapıya koşuyorlar. “ Babaaaa bugün okulda ne oldu biliyor musun” diye birbirleriyle yarışarak anlatıyorlar günlerini bir solukta babalarına. Bahçeden kopardığım domates, biber ve salatalıkları ekliyorum salataya. Birer kadeh şaraba ne dersin diyorum Fikret’e. Yıldızların altında, bahçeyi aydınlatan meşalalerin arasında yiyoruz akşam yemeğimizi. Fonda Norah Jones’un sesine eşlik eden cırcır böcekleri...

“Başak Hanııım, genel müdür’ün beklediği yetenek programının sunumu hazır mı?”...

Müdürümü yemeğe davet ettiğimi hatırlamıyorum.

Dilovası’nda bir sunuma bakıyorum. Bedenim burada, ruhum cırcır böceklerinin yanında...

Bedeniniz nerede olursa olsun ruhunuzu özgür bırakın.Hayalgücünüzün gücünü hafife almayın J.




glitter-graphics.com

0 yorum var.Sen de yazmak istersen burayı tıkla...: